Girişimci ve Girişimcilik

Oturmuş ve milyonlarca liralık katma değer yaratan bir şirket ile heyecan verici büyüyen bir start-up şirketinin belki de en önemli ortak paydaları, hepsinin ilk etapta bir girişimcinin girişimi olmalarıdır.

Bu durumda girişimcilik ekosistemine dahil olmak isteyen herkesin soracağı en önemli soru girişimciliğin ne olduğu ve kimlerin girişimci olarak değerlendirileceği olabilir.

Kolayca özetlemek gerekirse girişimci, genellikle bir miktar finansal risk alarak bir iş kuran ve yürüten kişidir. Genellikle yeni ürünler veya hizmetler yaratmak için kendi zamanlarını ve kaynaklarını yatırmaya istekli olan yenilikçiler ve risk alan kişilerdir. Girişimcilik, bir şeyi yapmanın yeni bir yolunu bulmak veya mevcut bir süreci iyileştirmek gibi daha küçük eylemlerde de görülebilir. Bu, verilenin dışında düşünmek ve yeni fikirleri hayata geçirmek için risk almakla ilgilidir.

Dolayısıyla her girişimci dünyada eşi benzeri olmayan ve tarih değiştiren fikirler bulmak zorunda değildir, sadece var olan bir işlemin verimliliğini arttırmak bile çoğu girişimin başarılı olmasını sağlayabilir. Girişimciliğin bazı örnekleri arasında yeni bir iş kurmak, yeni bir ürün veya hizmet geliştirmek veya yeni bir pazarlama stratejisi oluşturmak sayılabilir.

Örneğin ekonomi ve teknolojiyi yakından takip eden herkesin bildiği bir isim olan Elon Musk, son yılların en önemli girişimcilerinden biri olarak kabul edilmektedir. Musk’ın girişimleri uzayla olan ilişkimizi değiştirmekten ulaşımı yeşil enerjiyle donatmaya kadar onlarca alanda devrim yaratmıştır – fakat Musk’ı temel alarak başarı ölçütü inşa etmek pek de sağlıklı sonuç vermeyebilir: Hedeflerini doğru belirleyen, azimle ve araştırmayla kendi çizdikleri yolda ilerleyen daha alçakgönüllü her başarılı yatırımcı da en az Musk kadar hedefine ulaşmada başarılı sayılmalıdır.

Dolayısıyla girişimciliği sadece rakamlarla ölçmek yerine başarı ve azim kıstaslarını değerlendirmek, yeni nesil girişimcilerin gerçek değerini ortaya çıkarmaya yardımcı olacaktır.

Başarılı Girişimcilerin Ortak Özellikleri Nelerdir?

Her girişim kendine has sebeplerle başarılı olamayabilir, başarılı olan her girişim de kendine has sebeplerden başarılı olacaktır – fakat yine de başarılı girişimcilerin bazı ortak yanları olduğunu kabul etmek gerekir.

Başarılı bir girişimciye katkıda bulunan birçok faktör olduğu için bu sorunun tek bir cevabı yoktur. Başarılı girişimciler genellikle güçlü problem çözme becerilerine sahiptir ve kalıpların dışında düşünebilirler. Ayrıca başarılı girişimcilerin bazı ortak özellikleri arasında işlerine tutkuyla bağlı olmaları, risk alabilmeleri ve değişime uyum sağlayabilmeleri sayılabilir.

Bir insanın işini gerçekten severek yapması ve işini büyütmek, mümkün olabilecek en yüksek mertebeye çıkartmak istemesi hem kendisinin projeye katabileceği zamanın ve imkanların önündeki engellerin aşılmasını kolaylaştıracak, hem de girişimcinin projenin her aşamasına hakim olmasını sağlayacağı için iletişime dair önemli olanaklar sunmasına yardımcı olacaktır. Her ne kadar tüm girişimciler dışa dönük olmasa da, bu sayede birçoğu ürünlerini veya hizmetlerini etkili bir şekilde pazarlayabilir ve satabilir.

Risk alabilen girişimciler ise projelerinin gerektiği anda gerekli desteğe ve imkanlara sahip olmasına yardımcı olacak patikaları etkili bir şekilde görebilecek ve doğru anda doğru yerde bulunmayı başarabilecektir. Kabul etmek gerekir ki kimi riskler yanlış hesaplandığında veya elde olmayan sebepler sonrasında istenmeyen sonuçlara gebe olabilir – ama girişimci, alacağı danışmanlık ve kendisine sağlanacak referanslarla bu riski daha da aza indirebilmektedir.

Dolayısıyla, başarı için tek bir formül olmasa da, bunlar birçok başarılı girişimcinin paylaştığı bazı niteliklerdir.

Girişim Değerlemesinin Faydaları ve Yöntemleri

Günümüzde değişen ticaret yöntemleri ile beraber kabul etmek gerekir ki bir şirketin malvarlığını, günümüzde yarattığı katma değeri ve gelecekte parçası olacağı sistemleri etkili bir biçimde hesaplayabilmek pek de kolay bir süreç değildir. Uzun hesaplamalar ve değerlendirmeler sonrası gerçek değeri belli olacak girişimlere yatırım yapmayı planlayan yatırımcıların dikkat etmesi gereken konuların başında gelen girişim değerlendirme, işte tam olarak bu hesaplamanın isabetli ve etkili yapılmasını merkeze almaktadır.

Günümüzde kabul edilen yatırım ekosistemine dair alışkanlıklardan biri olan girişim değerlemesinin birçok avantajı bulunmaktadır. İlk olarak başarılı bir girişim değerlemesi, işletmeniz hakkında daha bilinçli kararlar almanıza yardımcı olabilir. İşletmenizin değerinin ne kadar olduğunu ve bunun için ne kadar ödemeye istekli olmanız gerektiğini belirlemenize yardımcı olabilir. Girişim değerlemesi aynı zamanda şirketin verimliliğini artırmasına da yardımcı olacak bir check-up niteliği taşıyacaktır. Girişim değerlemesi, işletmenizin karar alma sürecini geliştirmenize de yardımcı olabilir.

Sağlıklı bir girişim değerleme süreci, sürdürülebilir bir yatırımcı ve girişimci ortaklığının belki de en önemli başlangıç noktalarından biri olarak kabul edilebilir. Girişim değerleme modelleri, yatırımcılar tarafından yatırım yapmak üzere oldukları bir start-up şirketinin değerini tahmin etmek için kullanılır. Bu sayede yatırımcıların en makul değeri elde etmeleri ve girişimcilerin de şirketleri üzerinden en kabul edilebilir oranda paydaşlık ilişkisi kurmaları hedeflenir. Bir girişimi değerlemek için birçok farklı yöntem vardır ve en uygun yöntem şirketin gelişim aşamasına, mevcut bilgilere ve yatırımcının hedeflerine bağlıdır. Bir girişimi değerlemek için kullanılabilecek yöntemler arasında belki de en popüler olanları indirgenmiş nakit akışı (DCF) modeli, riske göre ayarlanmış iskonto oranı (RADR) modeli ve gerçek opsiyonlar modeli dahil olmak üzere birkaç farklı model vardır.

Bu modellerin her birinin kendine özgü güçlü ve zayıf yönleri vardır, bu nedenle durum için doğru modeli seçmek önemlidir.

İndirgenmiş Nakit Akışı ve Riske Göre Ayarlanmış İskonto Oranı Hesaplamaları

İndirgenmiş nakit akışı (DCF) modeli, bir yatırımın değerini gelecekteki nakit akışlarına dayalı olarak tahmin eden bir finansal değerleme yöntemidir. DCF modeli, yatırımın riskini yansıtan bir iskonto oranı kullanarak gelecekteki nakit akışlarını bugünkü değere indirger. DCF modeli uzun bir finansal veri geçmişine sahip işletmeler için en uygun model olarak önerilebilir.

Riske göre ayarlanmış iskonto oranı (RADR) modeli, iskonto oranını yatırımın riskine göre ayarlayan bir finansal değerleme yöntemidir. RADR modeli iskonto oranı olarak ağırlıklı ortalama sermaye maliyetini (AOSM) kullanır, ancak AOSM’yi yatırımın spesifik riskine göre ayarlar. RADR modeli işletmeleri, projeleri, menkul kıymetleri ve diğer yatırımları değerlemek için kullanılabilir. RADR modeli daha kısa bir geçmişe veya daha belirsiz bir geleceğe sahip işletmeler için daha avantajlıdır.

Gerçek opsiyonlar modeli ise, yüksek derecede esnekliğe ve büyüme potansiyeline sahip işletmeler için en uygun modeldir.

Hangi model kullanılırsa kullanılsın, tüm modellerin varsayımlara dayandığını ve kesin bir cevaptan ziyade bir rehber olarak kullanılması gerektiğini unutmamak önemlidir. Bu sebeple yatırımcının ve girişimcinin birbirlerinin en kuvvetli yönlerinden faydalanmalarında ve her birinin sahip olduğu tecrübe ve imkanları birbirlerine sağlıklı bir şekilde sunmalarında yarar vardır.

Girişimcilik Dinamiği

Günümüz iş dünyası yoğun çalışma saatlerinin olağanlaştığı, iş ve özel hayatın birbirine karıştığı ve temponun giderek yükseldiği bir döneme şahitlik ediyor – bu, ne yazık ki doğru. Fakat bu iş ortamı aynı zamanda güçlü fikirleri olan, hayalleri için çalışmaya hazır ve bir şeyleri değiştirebileceğine inanmış girişimcilerin rüyalarını gerçekleştirebilmesine de aracı olmakta.

Girişimcilik motivasyonu tarihin her döneminde önemini korumuştur; bu motivasyon olmasaydı, birçok işletme asla hayata geçemezdi zira girişimcilerin risk almalarını ve fikirlerini gerçeğe dönüştürmelerini sağlayan dürtü tam olarak bu farkındalığa sahip olmalarıdır.

Girişimcilik Motivasyonları Nelerdir?

Evet, girişimcilik motivasyonu önemlidir: Fikir sahiplerini kendi işlerini kurmaya ve bu girişimlerini büyütmeye, sürdürmeye iten şey budur. Bu motivasyon bağımsız olma, kendi kaderini kontrol etme veya yeni ve yenilikçi bir konsept yaratma arzusundan kaynaklanabilir. Girişimci, kendisinin ve çevresindekilerin hayat kalitesini arttırmak isteyebileceği gibi ilgi duyduğu alanlarda öncü olmak veya yapılmayanı yapmış olmak isteyebilir. Sebebi her ne olursa olsun – veya nihai proje başarılı olsun veya olmasın – olağan döngünün dışına çıkmak ve hayalleri gerçekleştirmek için çalışmak bile girişimcinin bir şeyleri değiştirdiğine kanıt olması açısından yeterli olacaktır.

Girişimcilik motivasyonu şirketlerin kurumsal işleyişlerine entegre etmesi gereken ve değer verdikleri çalışanlarında görmeyi beklediği bir özellik olarak da karşımıza çıkmaktadır. Bir kurumun başarısına katkıda bulunan başka birçok faktör olsa da, girişimcilik motivasyonu çok önemlidir. Girişimcilik, işletmeleri ileriye götüren ve başarılı olmalarını sağlayan motordur.

Girişimcilik Motivasyonu Edinme

Peki günümüz iş dünyasında önemi giderek artan ve sıklıkla kendinden söz ettiren girişimcilik kişide nasıl kendini göstermektedir? Bir girişimci adayı, nasıl bu motivasyona sahip olabilir?

Eğer girişimci kendi işini kurmayı düşünüyorsa, kendisine onu neyin motive ettiğini sorun. Sizi kendi işinizin patronu olmaya iten nedir? Yeni bir şey yaratmak için size ilham veren nedir? Girişimci motivasyonunu net bir şekilde anladıktan sonra, bunu iş hırsınızı körüklemek ve şirketini başarıya götürmek için kullanılabilecek, tasarladığı başarıya erişebilecektir.

Görüldüğü üzere girişimcilik motivasyonuna sahip fikir sahiplerinin gecesini gündüzüne katarak ve aylarca, yıllarca efor sarf ederek ortaya sundukları projelerin başarıya ulaşma ihtimali hiç de az değil. Fakat ilgili girişimcilerin bu başarıya ulaşmak için doğru bilgiye ve desteğe ulaşmaları da bir o kadar önem arz ediyor. Biz, Fikir Fukara olarak paydaşlarımızın fikirlerinin hak ettikleri değere ulaşmasını sağlıyor ve her sektörden tecrübeli isimlerin oluşturduğu kurullarımızla gereksinim duyabilecekleri danışmanlığı sağlıyor ve projelerinin her aşamasını bir ileri noktaya sürdürülebilir bir biçimde taşımalarına yardımcı oluyoruz.

Türkiye’nin Girişimcilik Performansı ve Değerlemeleri

Türkiye, ticaret hayatının her daim aktif olduğu ve insanının ticarete, girişime yatkınlığı ile bilinen bir ülkedir. Öyle ki Türkiye’de tüzel kişilikler ile aktif olarak ticaretle uğraşan kişi sayısı 3 milyon 278 bine çıkmıştır – bu sayı, aynı zamanda bir rekor olma özelliği de taşımaktadır. Türk gençleri ise ortodoks işletme modellerinin yanında start-up ve scale-up projelere hızlı ve etkili bir şekilde yetkinlik kazanmış, ilgili girişimler ve girişimciler ülke ekonomisine önemli katkılar yapmaya başlamışlardır. Özellikle teknoloji, sağlık ve bilişim alanında önemli başarılar elde eden bu girişimler ülkeye yeni bir soluk kazandırmakta ve her gencin parçası olmak istediği hikayelere imza atmaktadır.

Bütün bu gelişmeler kapsamında Türkiye’nin girişimcilik performansı ve şirket değerlemeleri de her geçen gün daha güçlü bir görüntü sergilemektedir.

Girişimcilik ruhu ve imkanlarının giderek önemli ölçülere ilerlediği Türkiye’de girişimciliğin geleceği konusunda daha da iyimser olmak için pek çok neden bulunmaktadır.

İlk olarak belirtmek gerekir ki Türk girişimlerinin değerlemeleri yükselmeye devam ettikçe yatırımcıların bu şirketlere yatırım yapma talebi de artmaktadır – yani Türk girişim ekosistemi kendi kendini besleyebilen, sürdürülebilir bir noktaya ulaşmıştır. Bu nedenlerin başında ülkenin eğitim durumu ve aktif, hevesli, dünyaya entegre genç nüfusu gelmektedir: Türkiye, yüksek eğitim seviyesine sahip büyük bir nüfusa ve büyüyen bir orta sınıfa sahiptir. Ayrıca Türkiye, 30,5 yaş ortalamasıyla genç bir nüfusa sahiptir – bu oran, hem yetkin genç nüfus hem de genç nüfusun yaş alan nüfusa oranı bakımından çevre ülkelere göre oldukça avantajlı bir yatırım altyapısı sunmaktadır. Artan internet kullanıcısı sayısı ve gelişmekte olan pazarlarda yeni fırsatlar arayan yabancı yatırımcıların sayısının artması gibi bir dizi faktörde ülkedeki pozitif girişim ortamına katkıda bulunmaktadır.

Bu avantajları rakamlara dökerek incelemek de bir o kadar mümkün görünmektedir.

Geçtiğimiz dönem açıklanan Dünya Ekonomik Forumu’nun paylaştığı girişimci ekosistemi raporu çerçevesinde açıklanan veriler, Türkiye’nin start-up ekosisteminin hem start-up sayısı hem de kalitesi açısından geliştiğini göstermektedir.

2022 ilk çeyreğinde Türk start-up şirketleri geçtiğimiz yıllara göre daha güçlü bir performans sergileyerek toplam 1.4 milyar dolarlık bir yatırım ekosistemine sahne olurken, start-up ve scale-up şirketlerin başka şirketler tarafından tümünün veya bir kısmının satın alınmasını içeren anlaşmalar ise 1.3 milyar dolar boyutlarına ulaşarak rekor kırdı.

Yine aynı şekilde Türkiye’deki start-up sayısı son yıllarda yaklaşık {c4d669e5c52040bfb7adf93d75932de0e49adf940ce8a9e8d54ae3fd3bd012da}50 artarak 1290’dan 1924’e yükselerek rekor tazelerken, kurucu ortakların İstanbul, Ankara, Eskişehir, İzmir, Antalya gibi ülkenin çeşitli illerinde faaliyet göstermesi dikkat çekti. Rapor, aynı zamanda start-up’ların hem sayısındaki hem de kalitesindeki bu artışı, ülkenin güçlü ekonomik büyümesi, elverişli demografik yapısı ve destekleyici hükümet politikası ortamı gibi bir dizi faktöre bağlamakta, bu gidişatın olumlu ilerlemesini beklediğinin de altını çizmektedir.